Category Archives: Yazılar

Sodyum Bikarbonat

Moleküler kitlesi 84 gramdır.

Yani 1 mol NaHCO3 84 gram gelir.

Piyasadaki 1 ampül sodyum bikarbonat 10 ml’dir. içerisinde 10 meq NaHCO3 ihtiva eder.

10 meq NaHCO3 10 mmoldür. 10 mmol NaHCO3 ise 0,84 gram eder.

1 ampül NaHCO3 =10cc= 10 meq NaHCO3 = 0,84 gr NaHCO3

% 8,4 lük NaHCO3 içeren ampüller olarak piyasadadırlar.

100 cc’de 8,4 gr NaHCO3 içerir çünkü.

Deli Petro

Deli Petro ‘nun (1672-1725) yaptığı delilikler..
1- 22 yaşında Çar olduğunda ilk yaptığı iş, ilk Rusça gazetenin çıkışını sağlamak oldu.
2- Ardından Avrupa’nın kullandığı Jülyen Takvimine geçilmesi emrini verdi.
3- Kadınların kendi rızaları olmadan evlendirilmesini yasakladı
4- Rus alfabesini geliştirdi.
5- Evrensel kitapları Rusçaya çevirtti. Bunlar arasında Kuran-ı Kerim de var.
6- İlk hastaneyi ve ilk tıp fakültesini kurdurdu.
7- Rus Kilisesinin siyasete müdahalesine son verdi.
8- Avrupa’daki bilimsel gelişmeleri görmek için bu ülkelere gezilere çıktı.
9- Ünlü Alman bilim adamı Leibniz ile dostluk geliştirdi ve Leibniz’in tavsiyesiyle, Saint Petersburg Bilimler Akademisi’ni kurdu.
10- Akademi masrafları gümrük ve liman gelirlerinden karşılandı.
11- Akademiye katılan yabancı bilimcilere üç katı maaş verildi. Böylece Avrupa’nın en önemli bilim adamları Rusya’ya geldi.
12- İlk bilimsel dergiyi çıkarttı.
13- Avrupa’nın en önemli kütüphanelerinden birini kurdurttu.
14- Uzay Gözlem Enstitüsü, Botanik Bahçesi, müze, basımevi, sanat atölyeleri kuruldu.
15- Bunların üye ve başkanları, Akademi’de yapılan oylamayla seçildi. “Deli” Petro hiç müdahale etmedi.
16- Rusya Bilimler Akademisi üyeleri, bugüne kadar 20 NOBEL aldı.

”BÜYÜK Petro” olarak da bilinen Rus çarı Rönesans ve Reform döneminde yaptığı çalışmalar sayesinde Rusya’nın Avrupa’nın gerisinde kalmasını önlemiştir. Daha çok sıcak denizlere inme planlarından dolayı denizcilik ve gemicilikle ilgili incelemeler yapan 1.Petro, bir gemide en alt rütbede çalışarak ilginç kişiliğini ön plana çıkarmıştır. Osmanlılar bu yüzden Petroya ”Deli Petro” lakabını takmıştır. Fakat Prut Savaşı’nda Osmanlı’nın karşısına büyük ve dayanıklı gemilerle gelince Deli Petro’nun adı Büyük Petro olarak anılmaya başlanmıştır.
Hollanda’ya gezisinden sonra Rusya’ya ilk buz patenini getiren 1. Petro’dur.

Petro, 1705 yılında sakalı vergiye bağlayarak Rus erkeklerini tıraş olmaya yönlendirdi. Petro, böylelikle Rusların daha Batılı göründüğünü düşünüyordu.

Deli Petro aşırı alkol tüketimine karşıydı. Bununla mücadele etmek için, aşırı kullananlara madalya takıyordu. Ama madalya dökme demirden yaklaşık 7 kilo, zincirsiz ağırlığı vardı. Ve bu madalyayı ilk 1 hafta çıkarmak yasaktı.
Hollanda’dan çok ilginç eşyalar getirirdi. Bunlar içinde en ilginci “lale” idi. 1702 yılında lale Rusya’da görülmeye başladı. Bitkilere ve çiçeklere özel ilgisi olan 1. Petro, sarayda özel birim kurdurup çiçek ve bitki heyeti oluşturdu.
Sahte para basanları devletin darphanesinde çalıştırıyordu, çünkü ayrıntıları ve basım konusunda onların benzersiz bir para yapacağı kanaatindeydi.

 

Hayrettin Karaca

Kültür nedir?

“Biz 4 kardeşiz, dedim ya en küçüğümüz daha doğmamış. Ben 5,5 – 6 yaşındayım, benden sonra iki küçük daha var. Anacığım sabahleyin bizi doyurur, bana “Haydi evladım ayağımın altında dolaşma, git oyna” der.

Ama ayakkabı giydirmez, neden biliyor musun?

Mahalledeki çocukların hiç birinin ayakkabısı yok, onun için… Kültür bu işte… Zengin olmak bu işte…

Bayramda bile eğer mahalle çocuklarına da alındıysa giyerdim ayakkabıyı; ama akşamı zor bulurdum.

Çünkü ayakkabılar ısırırdı ayaklarımı. Nasır bağlamış altları, dolu…”

Kristof Colomb

Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika’ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır…

Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir. Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider…

Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı’nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay’ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.
Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay’ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb’un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış:

“İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı’ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar”

Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı’nın kendilerini affettiğini ve Ay’ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler…

Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb da…

*Cehalet her zaman köleliği getirir.

Haziran 1503

80 yıllık Harvard mutluluk çalışması

75+ Yıl Süren Harvard Araştırmasından Çıkan 3 Hayat Dersi

Harvard Üniversitesi’nde gerçekleştirilen araştırma tam 75 yıl sürmüş ve 3 hayat dersi çıkartılmış. Zenginlik ve ün mutluluk getirir mi? İyi bir hayat yaşamak için vaktinizi ve enerjinizi gerçekten neye harcamalısınız?

Eğer bugün size bir teleskop vereceğiz, bununla geleceğinizi göreceksiniz deseler, ne görmek istersiniz? Sağlıklı olduğunuzu mu? Mutlu olduğunuzu mu? Yoksa zengin ve ünlü olduğunuzu mu?

Yakın zaman önce yapılan bir araştırmada Y kuşağından genç yetişkinlere hayatta en önemli hedefleri sorulmuş. %80’i zengin, %50’si ünlü olmak istediklerini söylemiş!

Belki de çoğumuz farkında bile olmadan bu hedeflerle sevmediğimiz işlerde gece yarılarına kadar çalışıp, hoşlanmadığımız insanlarla iyi geçinmek için kendimizden ödün veriyoruz.

Peki, zenginlik ve ün mutluluk getirir mi? İyi bir hayat yaşamak için vaktinizi ve enerjinizi gerçekten neye harcamalısınız?

Harvard Üniversitesi yetişkin gelişimine dair dünyanın en uzun ve kapsamlı araştırmasını yapmış. Araştırma 1938’de başlayıp, 75 yıl sürmüş! İki grubu incelemişler. İlk gruba Harvard Üniversitesi’nde 2. sınıfa giden 268 erkek öğrenci, ikinci gruba ise Boston’da fakir bir mahallede yaşayan 12-16 yaş arası 456 erkek çocuğu alınmış. Araştırmacılar her iki yılda bir katılımcılara hayatları hakkında anketler yapmış, iş tatminleri, evlilikleri, sosyal hayatları hakkında sorular sormuşlar. Her beş yılda bir de kan testi, röntgen, idrar testi ve eko kardiyogram gibi sağlık taramalarından geçirmişler.

Araştırmadan çıkan en can alıcı sonuç, sağlıklı ve mutlu bir hayat için belirleyici faktörün sağlıklı ilişkiler olduğu.

Araştırmanın başındaki psikiyatr Robert Waldinger Kasım 2015’de yaptığı TED konuşmasında 75 yılın sonunda araştırmadan iyi bir hayat yaşamakla ilgili çıkan 3 dersi açıklıyor:

1) Yakınlarınızla aranızda güçlü bağlar kurabilmek

Her iki grupta da eşleri, aileleri, arkadaşları ve içinde yaşadıkları cemiyet ile yakın ilişkiler ve güçlü bağlar kurabilenlerin daha mutlu oldukları ve daha uzun yaşadıkları tespit edildi.

Yalnızlığın ise tam tersine öldürdüğü fark edildi! İstemedikleri halde yalnız kalanların daha az mutlu oldukları, fiziksel ve ruhsal sağlıklarının daha kötü durumda olduğu görüldü. Yalnızlığın hastalık ve ölüm riskini arttırdığını gösteren daha pek çok araştırma mevcut.

2) İlişkilerinizde yaşadığınız tatmin

Araştırmacılar 50 yaşına gelenler arasında kimlerin en uzun yaşayacağını tahminlemek için yaptıkları çalışmada, yaşam süresini belirleyen en önemli faktörün kolesterol seviyeleri değil, ilişkilerinde ne kadar tatmin duydukları olduğunu tespit etmiş! 80 yaşında en sağlıklı kişilerin, 50 yaşında en tatminkar ilişkilere sahip olanlar olduğu görülmüş.

Sadece birileriyle ilişkide olmak veya kaç tane arkadaşınız olduğu iyi bir hayat için yeterli değil. Daha önemlisi nasıl ilişkiler yaşadığınız. Araştırma, bekar kalanların, sürekli kavga eden evli çiftlere göre daha mutlu olduğunu tespit etmiş. Sıcak ve samimi bir sosyal ortam sağlığı korumak için çok önemli.

3) Sizi destekleyen bir eşle sağlam bir beraberlik

İlişkiler beyin sağlığınızı da etkiliyor. 50 yaşına kadar sağlam evlilikler veya uzun süreli beraberlikler yaşayanların hafızalarının yaşamayanlara göre daha iyi olduğu görülmüş.

”Sadece sevmek için zaman var.”

Dr. Waldinger konuşmasını Mark Twain’den çok güzel bir alıntı ile bitirmiş:

‘’Zaman yok – hayat çok kısa – kavgalar, kalp kırmalar, özürler, hesap sormalar. Sadece sevmek için zaman var – ve fakat, sadece kısa anlar’’.

Bazen ekonomik sıkıntılar, bazen başarı hırsı bazen başka sebeplerle yakınlarımızı önemsemediğimiz, kırdığımız, ilişkilerimize özenmediğimiz oluyor. Ama 75 yıllık bu çalışma da gösteriyor ki, ömrümüzün sonunda iyi bir hayat yaşadım mı diye geriye dönüp baktığımızda, her şeyden önemlisi karşılıklı sevgi üzerine kurulu ilişkiler olacak. Çalışmanın Harvard bülten bağlantısı:

Good genes are nice, but joy is better