“Üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım.
Bana, ‘Ne olmak istiyorsun?’ dedi.
‘Entelektüel olmak istiyorum.’ dedim.
‘Senden entelektüel olmaz’ dedi.
Şaşırmıştım,sonra,kırılgan bir ses tonuyla;
‘Dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersinizdeyim. Okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren,hep benim?’ dedim.
‘Senden entelektüel olmaz’ dedi.
Çok kızmıştım!
‘Doç. tezlerin konularını bile ben öneriyorum’ dedim.
Prof. gülümseyerek geriye yaslandı.
‘Senden çok iyi bir araştırmacı olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir entelektüel gibi ‘Niçin olmaz?’ diye sormadın, aksine alındın ve hiddetlendin. Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Okulun önüne bak. Hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. Her sene model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez.
Entel feodal köylülere artık diploma ve unvan da yetmez. Tıpkı paranın yetmediği gibi.”