Köyün birinde yaşlı bir adam ve oğlu yaşarmış,çok fakir olsa da kral bile onu kıskanırmış.Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki kral at için hazineler teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.
“Bu at, bir at değil benim için, bir dost.İnsan dostunu satar mı” dermiş hep.
Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.Köylü ihtiyarın başına toplanmış.
“Geçmiş olsun ihtiyar amca ,bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler.
İhtiyar “Hayırlısı..” demiş.
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.
Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir sabah dönmüş yuvasına.Dönerken de peşine 10 tane yılkı atını takmış getirmiş.
Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanmışlar.
“Hayırlı olsun ihtiyar küheylanı kaybetmediğin gibi 10 tane daha atın oldu demişler.”
İhyitar “Hayırlısı..” cevabını yinelemiş.
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden tek oğul şimdi yatalak hale gelmiş.
Köylüler yine gelmişler ihtiyara;
“Geçmiş olsun bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.. şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler..
İhtiyar “Hayırlısı” diye cevap vermiş.
Birkaç hafta sonra, ülke harbe girmiş.Düşmanlar büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, Giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş.
Köylüler, gene ihtiyara gelmişler;
“Vah ihtiyar amca ” demişler. “Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..”
“Hayırlısı” demiş, ihtiyar.
Lao tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:
“Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
Genç yaşlı Lao Tzu ya
günün birinde ögrencisi gelip, nasıl hep telaşsız, sakin olabildiğini sorar.
Usta Tzu: “Oturduğumda, oturuyorum.Kalktığımda kalkıyorum.Gittiğimde gidiyorum.Yediğimde yiyorum.” der.
Ögrencisi lafını bölerek: ” Ama bunu ben de yapıyorum! Başka ne yapıyorsun?” diye sorar.
Hala sakinliğini bozmayan hoca yine : “Oturduğumda, oturuyorum.Kalktığımda kalkıyorum.Gittiğimde gidiyorum.Yediğimde yiyorum.” der.
ögrenci yine: ” Ama bunu ben de yapıyorum !” der.
“Hayır” der hocası.. “Sen otururken, kalkmayı düşünüyorsun . Kalkarken, aklın gitmede oluyor.Giderken, hedefine ulaşmış sayıyorsun .” deyip telaşsız sakin bir şekilde oturmaya devam eder.