1495 yılının Ekim ayıydı..
Leonardo da Vinci, ‘Son Akşam Yemeği’ isimli resmini yapmaya başladığında büyük bir sorunla karşılaştı.
“İyi”yi İsa’nın bedeninde, “Kötü”yü de İsa’nın havarisi olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı..
Model için bir “İyi”, bir de “Kötü” insan bulmalıydı..
Resmi yarım bırakarak bu kişileri aramaya başladı..
Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti.
Onu poz vermesi için atölyesine davet etti..
Sayısız taslak ve eskiz çizdi..
Aradan 3 yıl geçti..
‘Son Akşam Yemeği’ neredeyse tamamlanmıştı..
Ancak henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı..
Santa Maria Della Grozia Manastırının kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırıyordu..
Günlerce aradıktan sonra Leonardo, vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu.
Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda, kaldırım kenarına yığılmıştı.
Leonardo, yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi.
Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.
Kiliseye varınca yardımcıları adamı ayağa diktiler.
Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı.
Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu.. .
İşini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş, gözlerini açtı ve o harika duvar resmini gördü.
Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:
‘Ben bu resmi daha önce gördüm!.’
Leonardo şaşırdı..
“Ne zaman?”
‘Üç yıl önce’ dedi adam..
‘Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce…
O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum.
Pek çok hayalim vardı.
Bir ressam beni İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.”‘
Brezilyalı ünlü yazar Paulo Coelho böyle anlatır bu hikayeyi..
Sonuna da şunu ekler..
“İyi ve Kötü’nün yüzü aynıdır…
Her şey, insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır..”