Kayıp mı ettik acaba ?
Her Tavrın bir zarafeti vardır;Oturmanın,kalkmanın,eşyaya bakmanın..
Gönüllerdeki zarafet dışa yansıdıkça hayat güzelleşir.
Bir zarif adam dedi ki ;
– Çocukluğumu hatırlarım, biraz hızlı yürüsem, ayağımı yere vurarak bassam, kızarak, parlayarak değil, inandırarak, anlatarak,.
– Her şeyin bir canı var yavrum,tahta incinmez mi?
Bizi üstünde gezdiriyor.Bizim de ona hürmet etmemiz gerekmez mi?”derlerdi.
Bardağı yere koyarken ses çıkarmak ayıptı, Bardak ve konulduğu yer incinmemeliydi.
Uyandırılmak istenen kişinin yastığına hafifçe vurularak,
“Âgâh Ol Erenler! Denilirdi.
“Ben” diye konuşulmaz, “Fakir” ifadesi veya “Köleniz” Manasına gelen “Bendeniz” kullanılırdı.
Gelen Misafirin ayakkabıları içeri doğru çevrilirdi.
Kapıya doğru çevirmek,bir daha gelme, demekti. İçeri dönük ayakkabılarını giyen misafir,
evdekilere arkasını çevirmeden giyer ve kapıdan çıkardı…
“Kapıyı Kapat!” denilmezdi.
Allah kimsenin kapısını kapatmasın diye, “Kapıyı Ört” ya da “Sırla” denirdi.
“Lambayı Söndür” denilmezdi. Allah kimsenin ışığını söndürmesin diye, “Lambayı Dinlendir” Denirdi.Lamba Yakılmaz, Uyandırılırdı.
Yolda karşılaşanlar temenna ederlerken El Kalbe götürüldüğünde;
“Muhabbetin Yüreğimde”,
Dudağa Götürüldüğünde “Yâdın Dilimde”,
Başa Götürüldüğünde ; “Başımın Üstünde Yerin Var”, denilmek istenirdi.
Canlı cansız her şeyin bir hatırı vardı eskiden,
Peygamber Efendimizin 63Yaşında vefatından sebep,63 yaşını geçmiş büyüklerimiz yaşları sorulduğunda, “Haddi Aştık” derlerdi…
Yolda, küçük, büyüğünün önünden yürüyemezdi.
Nereden nereye?
Kendimize yabancılaştık,nezaketi,güzel ahlakı,öz sevgiyi,hakiki saygıyı kaybettik.
Umulur ki en kısa zamanda bu zarafate döneriz.
Zarafet olmazsa,ahlak olmaz.
Çocuğunuz,eşiniz,aileniz,sevdikleriniz emniyette olmaz.
Bu zarafeti bize sunana ve bu zarafetle yaşayanlara teşekkürler.
Kağan Yuvasız