Uzun yıllardır stres üzerinde çalışan ,aslen yahudi olan Macaristan doğumlu Kanadalı fizikçi Dr. Gabor Maté, istanbul’daki eğitimde bize bir çok ölüm ilanı okudu. İnsanların bizde en takdir ettiği özelliklerin; (kimsenin kalbini kırmayan, fedakar, kendini işine ya da çocuklarına adamış, görev duygusu yüksek, sorumluluk sahibi) başta kanser ve otomimün hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın nedeni olduğunu söyledi. Tabi bu özelliklerin aşırıya kaçmasından bahsediyor. Mate’ye göre “iyi” insanlar gerçekten de hastalanıp ölüyorlar. Çünkü “iyi insan” tanımında büyük sıkıntı var. Çok iyi bir insan diye tanımlanan insanlar genelde haklı öfkesini dışa vurmayan, duygularını bastıran kendi öz duyguları yerine başkaları ile ilişkide kalmayı seçen insanlar. Dolayısıyla ilişkileri çok iyi ama kendilerini reddedip durdukları için kendileri iyi değiller. Kendi duygusal ihtiyaçları yerine başklarının ihtiyaçlarını karşılayarak yaşıyorlar. Doktor Mate’nin verdigi örneklerden biri ALS hastalarıydı. Bir görüntüleme merkezinde ALS şüphesi ile gelen hastalara tarama yapan teknik ekip, daha görüntülemeyi yapmadan kimde hastalık olup kimde olmadığını çok büyük oranda tahmin edebiliyordu. Çünkü yapılan araştırmalar ALS hastalarının çok nazik, iyi, kibar,insanlar olduğunu ortaya koymuştu.
Mate’ye göre bu çok “tatlı” ALS hastaları çok iyi insanlar değiller. Sadece çok iyi olmazlarsa sevilmeyeceklerine başka çareleri olmadığına inanmışlar ve diğer tüm insanlık hallerini başkaları tarafından kabul edilmek uğruna bastırarak yaşıyorlar. Sonunda bedenleri “Hayır!” diyor ve tüm bastırılan duygular hastalık olarak yüzeye çıkıyor. Doktor Mate’ye göre kanser başta olmak üzere bir çok hastalıktan korunmanın çaresi daha az “nice” (iyi/nazik) daha çok otantik (kendi duygularına sağdık) olmak. Haklı öfkeyi göstermek ve bedeniniz “hayır” demeden bol bol “hayır” demek. Bütün bunlar bana Jung’un sorduğu benim de daha önce size burdan sorduğum şu soruyu hatırlattı: İyi bir insan mı olmak istersiniz, tam bir insan mı?
Dr.Tamer Baysal’ın Notu: Bizim de tecrübemiz hassas insanların hastalıklardan daha çok etkilendiği şeklindedir. Boşa dememişler “duvarı nem, adamı gam yikar”…